İl Müdürümüz Ömer BOLAT, 17 Ağustos 1999 yılında meydana gelen Marmara Depreminin 21. yıldönümü nedeniyle açıklamalarda bulundu. Ülkemizin aktif deprem kuşağında yer aldığını anımsatan BOLAT, “Deprem öldürmez, binalar öldürür. Bu nedenle binalarda önceliğimiz estetik kaygılar değil, depreme karşı dayanıklı binalar olmalıdır. Yaşadığımız evlerin risk analizlerini yaptırmalıyız” ifadelerini kullandı.
İl Müdürümüz Ömer BOLAT, yaptığı basın açıklamasında şunları kaydetti:
“Ülke topraklarımızın %93‘ü, nüfusumuzun % 98‘i, barajlarımızın %95’i, sanayi kuruluşlarının %98‘i deprem riski taşıyan bölgelerin içinde yer alıyor. Deprem, ülkemizin kaçınılmaz bir gerçeğidir. Doğayla birlikte yaşamayı öğrenmemiz, bunu öğrenirken de geçmişten ders alarak, bilgi ve tecrübelerimizi harmanlayarak gerekli tedbirleri almamız gerekiyor.
21 yıl önce bugün meydana gelen Marmara Depremi, ülkemizin yakın tarihini maddi ve manevi yönden derinden etkileyen, en önemli afetlerden biridir. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden farklı ölçülerde etkilenmiştir. Bu yıkıcı depremler eski çağlardan beri büyük coğrafi değişikliklere, maddi-manevi hasarlara sebep olmuştur.
Yıkıcı depremlerden sonra binaların yapımına çeşitli kurallar getirilmeye çalışılmış ve bunlar afet yönetmelikleri ve teknik kurallar olarak ortaya konulmuştur. Teknoloji geliştikçe ve depremlerden dolayı meydana gelen can ve mal kayıpları arttıkça bu yönetmelikler güncellenmiştir. Depremin yol açacağı zararın büyümesini önlemek için imar mevzuatına göre imar planı yapmaya yetkili tüm kurumlara önemli görevler düşmektedir.”
Binaların yapımına getirilen çeşitli kurallarla olası depremlerdeki can ve mal kayıplarını azaltmaya yönelik çalışmalar yapıldığını anlatan İl Müdürü Ömer Bolat, “Bu tür afetlerde can kaybı ve maddi kayıplara uğramamak için yaşam yuvalarımız olan evlerimizin risk analizini yaptıralım. Riskli binalarda yaşamayalım” dedi.
Bakanlığımızca yürürlüğe giren 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanları Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanuna değinen Ömer BOLAT, amacın depreme dayanıklı, çağdaş norm ve standartta yapı üretmek, yapıda can ve mal güvenliğini sağlamak, ekonomik ve sosyal kayıpları azaltmak, yapıların kalitelerini artırmak, ekonomik ömürlerini uzatmak, yapılaşma süreci içerisinde kanun denetiminin etkinliğini artırmak, bina yaptıran veya satın alan kişilerin kusurlu yapımlar nedeniyle uğrayacakları can ve mal kayıplarını azaltmak, inşaat sektöründe tüketici bilincini geliştirmek, inşaat sürecinde kusur işleyenlere karşı yaptırımları etkili şekilde uygulamak olduğunu, ilimizdeki çalışma, takip ve denetimlerin yapılmakta olduğunu söyledi.
Ömer BOLAT, açıklamasına şöyle devam etti: “Depremlerden gerekli dersleri çıkarmalı, yasa ve yönetmeliklerin yaptırım ve uygulama koşullarına hep birlikte uymalıyız. Arazide dere yataklarını, heyelan alanlarını korumalı, buralara bina yapılmasını engellemeliyiz. Kentsel dönüşümü en iyi şekilde değerlendirip güvensiz ve düzensiz yapı stoklarından kurtulmalıyız. Aksi halde meydana gelen afetler yalnızca hatıralarda kalan tarihsel vakalardan ibaret olur. İnsanı deprem değil, insan eli ile yapılmış çürük binalar öldürür. Denetimi iyi yapılmış, yapının her aşaması mühendislik hizmeti almış, sağlam binaları yaşam yuvalarımız olarak seçelim.
Bugüne kadar her türlü afet ve depremlerde yaşamını kaybetmiş olan yurttaşlarımıza rahmet diliyor, vatandaşlarımızdan projesiz, denetimsiz bina yaptırmamalarını, bu konuda daha duyarlı olmalarını, hassas ve bilinçli davranmalarını rica ediyorum.”